Translate

26 Nisan 2012 Perşembe

HALI SAHA TURNUVA SONUÇLARI



YILLARA GÖRE ALINAN DERECELER






1 2 3 4 5
2009 MEŞELİ VELİKÖY TEPEKÖY ILICA SAYLICA
2010 MEŞELİ PINARLI KOCABEY VELİKÖY ILICA
2011 MEŞELİ TEPEKÖY ILICA KİRAZLI KAYADİBİ
2012 ILICA KOCABEY PINARLI CEVİZLİ VELİKÖY
2013 DÜZENLİ KOCABEY KARAKÖY
2014 TEPEKÖY KİRAZLI KOCABEY KARAKÖY
2015 CIRITDUZU şenocakkocabeya
2016 VELiKOY PINARLI ciritduzu ILICA
2017
2018
2019
2020





1 Şubat 2012 Çarşamba

Şennan Köroğlu


DOĞDUĞUM YER

              Ne yol kalmış ne de merek
              Gal kırılmış gitmiş inek
              Canlı  dersen birkaç sinek
              Telef olmuş doğduğum yer

               Unutmuşum büyük taşı
               Çok değişmiş suyun başı
               Bulamadım papa , kaşi
               Garip kalmış doğduğum yer

              Odalar boynunu bükmüş 
              Karapanın üstü çökmüş
              Samanlık merekten ürkmüş
              Viran olmuş doğduğum yer

              Tarlalar hep hozan olmuş
             Çayırlara taşlar dolmuş
              Ağaçların rengi solmuş
              Can çekişir doğduğum yer

              ŞENNAN der ki derbederim
              Nasip olursa giderim
              Toprak olmuş SEVDİKLERİM
               YALAN OLMUŞ DOĞDUĞUM YER ......



                                                                              ŞENNAN KÖROĞLU           10/10/2011

Ertan Kaya

GÖRDÜN MÜ:

Yaylalarım vardır paha biçilmez,
Soğuktur sularım dikip içilmez,
sarmiyela yokuşu kolay geçilmez,
gezdin mi arkadaş CİNAL köyünü 

ARSİYANIM VARDIR BAŞI DUMANLI
BOĞALARIM TOSLAŞIR TOZLU DUMANLI,
ÇAYIRDA TIRPANIN YOKTUR İMANI,
GEZDİN Mİ ARKADAŞ CİNAL KÖYÜNÜ
                 Ertan Kaya
          Kayagil Ilıca Köyü

Turgay Yalanız

Turgay Yalanız 

       Turgay Yalanız Ilıca Köyü Zakaret Mahallesindendir. Öğretmen (Edebiyat Öğretmeni) olup iki çocuk babasıdır.

Turgay Yalanızın 3 Adet Kitabı Bulunmaktadır Bu  Eserlere ulaşmak İçin Aşağıdaki linkleri Tıklayınız

turgay yalanız ın belgesel denemesi





1.7’den 77’ye Öyküler
Turgay Yalanız
Hayat YayınlarıTürkçe Roman ve Hikaye;
İstanbul, 2006, 13,5 x 21 cm, 120 sayfa, Türkçe, Karton Kapak, ISBN 9756218428.
2.Bu Öğretmeni Çoook Sevdim
Turgay Yalanız
Hayat YayınlarıEğitim : Genel;
İstanbul, 2009, 13,5 x 19,5 cm, 248 sayfa, Türkçe, Karton Kapak, ISBN 6055878009.
3.Enfes Öyküler
Turgay Yalanız
Hayat YayınlarıTürkçe Roman ve Hikaye;
İstanbul, 2004, 13 x 21 cm, 180 sayfa, Türkçe, Karton Kapak, ISBN 9756700874.

İlker balcı şiirleri


SEVGİLİ CİNALLILAR BU YAZIN ELİME GEÇEN BİR ŞİİRİ SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTEDİM ÇÜNKÜ BENİM ÇOK HOŞUMA GİTTİ. BU ŞİİR YILLAR ÖNCE YAZILMIŞ YANİ 1977 YILINDA İLKER İMZASIYLA YAZARININ SOYADINI BİLMİYORUM ORJİNALİNİN FOTOKOPİSİNİ ŞİİRİN ALTINDA YAYINLIYORUM İMZALI BİR ŞİİR UMARIM SİZLERDE BEĞENİRSİNİZ












ÇOBANLIK

 CENKELEKTE DURDUM BEN BU YIL ÇOBAN
NE DİN KALDI BENDE NEDE BİR İMAN
5-10 GÜN OLMUŞTU GÖZLEDİM İNMEYİ
ÇOBANLIK ÇOBANLIK REZİL ÇOBANLIK



CENKELEKTE OT BİTTİ KALMADI
MALIN KARNI HİÇ BİR ZAMAN DOYMADI
NENELERDE BUNDAN BİRŞEY ANLAMADI
ÇOBANLIK ÇOBANLK REZİL ÇOBANLIK

SABAH OLDU GİTİM MALIN PEŞİNE
AKŞAM OLDU GELDİM KOĞUN BAŞINA
NENELER ÇIĞTİ BENİM KARŞIMA
NAYİDİ BU SENE BENİM BAŞIMA 
ÇOBANLIK ÇOBANLIK REZİL ÇOBANLIK

ÇOBAN UYUMADI GECE BEKLERDİ
KURT KOYUNU KAPMAYA BAŞLADİ
SABAH OLDU ÇOBAN KİMİN DİYE BEKLEDİ
SÖZ KONUŞUCAK DİLİ TUTMADİ
ÇOBANLIK ÇOBANLIK REZİL ÇOBANLIK

ÇOBAN HEVESİNA NASİHATIM OLSUN
GEE GÜNÜZ TOPLAYIP TA YESİN
PARAYA ALDINIP ÇOBAN DURMASIN
ÇOBANLIK ÇOBANLIK REZİL ÇOBANLIK

   19-8-19787 CUMA İLKER İMZASIYLA



UMUTLU YAŞAM.

İnsani yaşatan umutlu gelecek
Bekler gelecekte mutlu olacak
Gelecekler bitmez umudu kesmez
İnsani yaşatan umutlu gelecek
 
Umutla bekler yolun sonunu
acimasizdir dünyanin kanunu
Bekliyenler var ayrıların yolunu
İnsani yaşatan umutlu gelecek
 
Ayrılıklar çeşitlidir bitmez ,tükenmez
Ölmeyinceinsan dertten kurtulmaz 
Hasretlik  ayrılık  çareli  derttir
Ölünce  o  zaman derman  bulunmaz
 
Hasretlik içimde  ayrılık bende
İlker,askerde gönlüm hep sizde
Bekle yollarimi gelecem bir gün bende
Hani demiştik 'yaşam' umutlu gelecek.
 
 Not.           25 Eylül1984  de  askerde  yazmiştim.

         ILICA KÖYÜ

Köyümun adı ılıca
Gorurum ruyamda her gece
Çocukluğum hep orada geçti
Köyümun adı ılıca
 
 
Yüreğim özlemiyle doldu taşti
Düşun  bir baştan bir başa 
Kimler geldi kimler geçti
Köyümun adı ılıca
 
Sovuktur sulari temızdir havası
Eskı yaylası ,gözelı gölu,cenkelek dağı
Her yerinde  unutulmaz güzel hatralarim
Unutamam seni ılıca köyüm
 
İlker 'im yazarim gözumde tutar
Büyüklerim hep orada yatar
Beni köyümden ayrı tutarsa  torunlarim tutar
Özledim seni ILICA köyüm.

Feyzi Keskin











Feyzi Keskin den evlenen oğluna ve gelinine şiir yukarıda

Feyzi Keskin annesiyle

öğretmenim

öğretmenim anne kucağından geldim. 
ilk sevgiyi sizden aldım, 
cahillikten uzak kaldım 
değerlisin öğretmenim.

 harf öğrettin hece buldum,
 ilim yuvasına daldım,
 binbir türlü sanat aldım ,
 değerlisin öğretmenim.

 okul nedir bilemezdim,
 arkadaşı bulamazdım,
 elime kalem alamazdım,
 sen öğrettin öğretmenim.

 acı tatlı ömrüm gecer, 
şiir köşeleri acar, 
şair keskin bir gün göçer,
 hatırlayın öğretmenim...



SAHİPTİR

Kurşun atanların sonu gelecek
Mehmetçikler bedelini alacak
Vatan elbet sonsuz kalacak
Askerimiz vatanına sahiptir

Sınır boyu askerimiz sarılmış
Kahpe düşmanlara hesap sorulmuş
Hainler mağaralarda vurulmuş
Askerimiz vatanına sahiptir

Atam bırakmıştır bize bu izi
Elimde bayrağım namus sözü
Düşmanlarımızın toprakta gözü
Askerimiz vatanına sahiptir.

Keskin şehit yavrkun seni bekliyor
Gözünde kanlı yaşı gizli saklıyor
Göğsünde fotoğrafını kokluyor
Askerimiz vatanına sahiptir.

               Demirkapı köyü
                 Feyzi Keskin
Şehidimiz Muharrem Yalanız ın Anısına Hitaben Yazdığı Şiir
Tel: 0466 5912162

             YANIYOR

Köyüm Demirkapı Artvin ilimiz
Selamolsun Şavşat bizim gülümüz
Gözümde kanlı yaş belli halimiz
Kahrolsun İSRAİL  içim yanıyor

Evleri yıkılmış yuvasız kalmış
Hastane sokaklar cesetle dolmuş
Nice yaralılar ilaçsız kalmış
Kahrolsun İSRAİL içim yanıyor

Açılsın kapılar yardımlar gitsin
Zenginler derneklere eller uzansın
Yaradan İSRAİL e mezar kazıtsın
Kahrolsun İSRAİL içim yanıyor

Camiler yıkıldı çocuklar öldü
Nice yavrularım anasız kaldı
Şair Keskin onları mevlaya salsın
Kahrolsun İSRAİL içim yanıyor

              Demirkapı Köyü
            Feyzi Keskin
         İsrail zülmünü dile getirdiği şiirinden.


Şükran Topcu Keskin





ŞÜKRAN TOPCU KESKİN






















ŞÜKRAN TOPCU KARDEŞİ SEZGİN TOPCU İÇİN YAZDIĞI AĞIT

sefil idin muradına ermedin
bu dünyada çocuğuna doyamadın
gözünü acıp melisa yı görmedin
acele ölüme çağırdın kardeş

saat üçbuçukta telefon açtı
acı haber yaylalara ulaştı
ana baba kardeş yolllara düştü
bu seferde belimi kırdın be kardeş

mudanya denizi viran kalasın
taş üstüne taş koyanın olmasın
dilerim mevladan suyun kurusun
acele ölüme çağırdın kardeş

kardeşim sezgin denize düştü
ecel geldi vade yetti gün bitti
cenazesi inegöl ilçeye gitti
melisa nın saçını örmeden gitti

yazı yazılmış mezar taşına
henuz girmiş idi otuz iki yaşına
bir baksanız gözlerimin yaşına
yine bir ocağı söndürdün kardeş

saat sekizde haberi geldi
hastahane morgunda çesedin kaldı
karedeşimde sonsuz uykuya daldı
genç yaşında ölüme çağırdın kardeş

uludağ tıp fakültesi burası
doktorlar geldi gece yarısı
makineler durdu ölüm acısı
ciğerim yanıyor kardeş acısı

babamla dayım durmadan gezdi
anam kardeşimi bağrında ezdi
esra durumu doktordan sezdi
yavruları yetim bıraktın kardeş

kardeşlerin başında ağladı durdu
dışarıda baabam kapıya vurdu
doçent doktor teşkilat kurdu
yine yüreğimi dağladın kardeş

yüksel abim duyunca acı ağladı
beyhanabla ah çekti karalar bağladı
safiyede telefonu dahladı
yürekte yaralar açtın be kardeş

yükseli emreyi ne çok severdin
sabah kalkıp sessizce işe giderdin
safiye yengeni her yerde anar överdin
gözümüzün yaşına bakmadın kader

ateş düştü yüreğime ağlarım
ilkbaharda viran oldu bağlarım
bir tane yavruya bakar ağlarım
gözümüzün yaşına bakmadın kader

anne deyip açarıdın kolların
nerde kaldı bülbülüdü dillerin
yavrunda gözlüyor daim yolların
feleğin çarkına dokundun kader

babam resmine bakıp ağlıyor
ananmın kalbi közde dağlıyor
kardeşlerin başında ağlıyor
çiçeği açmadan soldurdun kader

kardeşlerin hepsi yanına geldiler
gözlerinden akan yaşı sildiler
tabutunu musallaya koydular
buseferde torpil yapmadın kaderr

nasip olmadıki köye gelesin
kardeşlerinle tatlı sohbet edesin
anneyle babayla hasret gideresin
buseferde belimi bükdürdün kader

dolapta elbisen asılı kaldı
yün yatağın üstünde basılı kaldı
evin köşkün sarayın küsülü kaldı
muradı yarıda bıraktın kader

şükran benim için üzülme
yavrum bağrımdadır maniler düzme
kadere razı ol herkesi üzme
bir yavruyu hatıra bırakıp gitti

bursadan çıktın başın selamet
mudanyaya gittin koptu kıyamert
esran melisam bize emanet
yawruları yetim bıraktın kader

Necmettin amca oraya vardı
Ağlaya ağlaya gözleri yandı
Akıl baştan gitti ummana daldı
Yavruları öksüz bıraktın kardeş

Anılla Mahmudun emeği çoktu
Nazire yengenin gözleri doldu
Azrail peşinde bakışı okdu
Yürekte yaralar açtırdın Kardeş


kınamayın komşular acımız çoktur
belimi kıran zehirli oktur
hak emridir çaresi yoktur
yine ocağımı söndürdün kader


şükran hep ağladı gezdi
kardeşine bir kaç kıta şiir yazdı
sevdiğin komşular mezarını kazdı
kardeş acısı yüreğimize  sızdı

kara toprak meğer seni özlüyor
aylardır arkandan ana baba kardeş sızlıyor
uyanda bak mevsim baharı yazlıyor
bundan sonra yaz baharı neyleyim


ŞÜKRAN TOPCU NUN ADNAN TOPÇU İÇİN YAZDIĞI AĞIT














Ablamın yeleği al yeşil telden
çekersen ayrılık ne gelir elden
dertli bülbül gibi ayrıldın yardın
Dertlisin ablam Ben Dayanamam

Ay karanlık bulamadın yolunu
Felek kırdı kanadını kolunu
Bu genç yaşta layık mıydı ölümü
Dertlisin ablam Ben Dayanamam


Gözün yaşı aktı oldu bir ırmak
Sana haram oldu o ilde durmak
Ne acıymış Adnan Senden ayrılmak
Dertlisin Ablam Ben Dayanamam

Bu Genç yaşta seni bıraktı
oğlunla beraber yetim bıraktı
ölüm ayırdı yuvanı yıktı
Birtane yavrusu babasız kaldı


                    Şükran Topcu Keskin

Hayrettin ODABAŞ şiirleri





OZLADIM

Ağaç kaşuğinan, puşruk aşıni 
Sudi kaynadanda,sudun başıni 
Bulamadım ben, çadının eşıni 
Erıtmaya bandurmayi, OZLADIM 

İncadan incaya,ağiyer kaymağ
Arpa puğacanın ,içıni oymağ 
Bir kaşuğ yağıda,içına koymağ 
Kaşuğinan,yemasıni OZLADIM 

Elıma almiştım,balta ğızari 
Babadan eşıttım,betar azari 
Heç yoğidi,cumartesi pazari 
Kololari ,kesmasıni OZLADIM 

Salbagaya bağli,tanalar atlar 
Kışın hep sariyer,ustuni bitlar 
Eşikta bağlidur, o guzel itlar 
Yallarıni, vermasıni OZLADIM 

Mogdam olur,çayirlari biçarduğ 
Opodan buz gibi,suyi içarduğ
 Biraz yotulduğmi,hama kaçarduğ 
Biçmasıni,içmasıni OZLADIM 

Dirgen tımığinan,gettuğ yığmaya 
Sabağ erikandur,bağarduğ aya 
Birda bağtuğgaldi,o TURAN KAYA 
Pulullari,taşımayi OZLADIM 

Bir araba olur ,tam yedi pulul 
Yarısi ot idi ,yarısi kulul 
Yağmur yağdi gedar,su gurul gurul
 Arabay yuklamayi,sığmayida OZLADIM

 Hayrettinim yazdım,OZLADIM diye 
Koya gedamadım ,dersınki niye 
Tüm tanuduğlara ,ğoşça kal biye 
Toprağıni, taşlarıni OZLADIM 
                              Hayrettin ODABAŞ
                               Zakaret Ilıca KöyüT.C BAŞBAKANI NA



ŞEHİDİM

Asker oldum diye gülerek gittin
Bazan elbiseyle botlarla yattın
Cephede düşmana mermiyi attın
Pusuya düşürdüler canım ŞEHİDİM

Kimin aklına geçer şehit olacak
Cide dağlarında günün dolacak
O dağlardaa senin izin kalacak
Pusuya düşürdüler canım ŞEHİDİM

Köyümüze böyle acı girmedi
Babanın gözyaşı azcık durmadı
Belkide acıdın onu vurmadın
Ama o haince vurdu ŞEHİDİM

Böğle caniliği kim kime yapar
Kiminin bacağı kellesi kopar
Türk askeri bıkmaz toprağı öper
Vatanın uğruna gittin ŞEHİDİM

Hayrettinim içim kor gibi yanar
Annesi Babası ölmemiş sanar
Konutan kefensiz tabuta koyar
Gencecik toprağa girdin ŞEHİDİM

HAYRETTİN ODABAŞ()-
idris yalanız
Ilıca Köyü ŞAVŞAT/ARTVİN

Taş evlerden idi eski yapısı 
Bedevradan idi tahta kapısı 
Nenelarda idi mülkün tapusu
 Baka baka özlemimi giderdim 

Sevim Sancar (Geçkin) Şiirleri


Sevim Sancar (Geçkin)


 ŞAVŞAT

UZAKLARDA OLSANDA ,SEN HEP İÇİMİZDESİN..
 EY GÖZÜM NURU GURURUM ŞAVŞAT
 HER NE KADAR SANA GELEMESEMDE .
 SANA GÖZ DİKENİ VURURUM ŞAVŞAT.

 KISKANIRIM EZELDEN GÜZELLİĞİNİ.
 BOZAMAZLAR SENİN TAZELİĞİNİ.
 GÖRMEDİM DÜNYADA BİR BENZERİNİ.
 SANA UZANAN ELLERİ KIRARIM ŞAVŞAT.

 BİR FİDANIN BİN KİŞİYE BEDELDİR .
 ÇORUH KENARLARI KUMLUDUR SELDİR
 SANA GÖZ DİKENLER HAİNDİR ELDİR
 SANA DOKUNAN DİLLERİ YOLARIM ŞAVŞAT..

  GURURLUYUM MUTLUYUM .
 ADINLA UMUTLUYUM.
 BAŞIM DİK YÜRÜYORUM.
  ÇÜNKÜ BEN ŞAVŞATLIYIM.

                         Sevim Sancar (Geçkin)


O BENİM MEMLEKETİM

DAĞLARIN ARKASINDA
 UFUKLAR ÇARŞISINDA. 
AĞAÇLAR ARASINDA.
 O BENİM MEMLEKETİM

 DERE TEPE DEMEDEN
 DÜZ YAMAÇ DİNLEMEDEN. 
BAZEN YEMEK YEMEDEN. 
BOŞ YERE EMEKLERİM.

 SOĞUK SULAR AKARKEN. 
KIŞIN SOBA YAKARKEN 
TİPİ BORAN ÜFLERKEN. 
TUTMADI DİLEKLERİM. 

TER SIRTIMDAN AKARKEN .
 GÜNEŞ UFKA BATARKEN. 
ANİ YAĞMUR YAĞARKEN.
 DURMADAN PANİKLERİM. 

SEVİM SANCAR GEÇKİN



BEYAZ ARTVİN 

Karakış olupta karlar yağınca 
Beyaza bürünür her yanın Artvin 
Tipi üfleyipte ahşap evi sarınca
 Gelinlikler giyerağacın Artvin

 Ahenkli ahenkli yükseklerden bakarsın 
Ay gibi parrlar şimşek gibi çakarsın 
Yazın güneş gibi sıcağınla yakarsın.
 Ana gibi rahat kucağın Artvin 

Kıvrıla kıvrıla gelir yolların 
Dünyaya uzanır senin kolların 
Yaylaların derelerin göllerin 
Her derde devadır suların Artvin.

 Çoruh nehri bulanarak akarken 
Yavaş yavaş güneş ufka batarken . 
Anam Babam taaa bağrında yatarken. 
Toprağın çekiyor geriye Artvin. 

SEVİM SANCAR  (Geçkin)
 ILICA KÖYÜN

Annem 
Her sabah uyandığım da 
Seni görürdüm yanımda. 
Senin ak sütün vardır .
 Benim damarlarımda.

Sen benim gören gözüm 
Konuşan tatlı sözüm 
yürüyen ayağım dın 
Yıkılmaz dayanağımdın Annem. 

Yazık ki erken gittin,
 Sen beni terk mi ettin, 
Özledim çok özledim d. 
Dönüp bakmadın Annem.

Sana borcumu ödiyememki 
YOLUNA kurban adıyamam ki 
Artık ben sana hiç gelemem ki 
Sen benim canımdın Annem. 
                   SEVİM SANCAR  (Geçkin)
                       Kubavur ILICA KÖYÜN

Tamer Yalanız Yazıları






ÜLKEMİZİN VOLKANİK FAALİYETLERİ 

Ülkemiz coğrafyası jeolojik evrim sürecinde milyonlarca yıl öncesinden başlayarak çok sayıda volkanik faliyete sahne olmuş,her faliyetin jeolojik izleri günümüze kadar ulaşmıştır.Volkanizma ürünleri olan değişik türdeki volkanik kayaçlar geniş alanlar kaplamış olup Türkiyenin%15'i bu kayaçlarla örtülüdür. 
Tarihsel çağlardada devam eden volkanik aktiviteler,önemli bulgular taşımaktadır.Günümüzden 1,8milyon yıl önce başlayarak bu güne kadar süregelen 4.Jeolojik zamanda volkanik etkinlikler zaman zaman yoğunlaşmış,Hasandağı,Erciyes,AğrıDağı,Nemrut,Süphan ve Tendürek dağları gibi büyük volkan konileri meydana gelmiştir. 
Günümüzde ,Anadoluda volkanizma sönmek üzeredir.Ancak bazı yanardağlarda halen gaz vebuhar çıkışları devam etmekte olup bu genç yanardağların günümüzde LAV ÇIKARMAMALARINA rağmen çevrelerinde yeralan sıcak ve mineralize su kaynakları ile Volkanik kökenli gaz ve su buharı çıkışlarının tesbit edilmesinden dolayı birer aktif yanardağ olarak tanımlanabilirler. 
Örneğin Nemrut volkanı son 10bin yılda meydana gelen çökmelerle bu günkü görünümünü kazanan bir volkandır.Jeolojik kayıtlara göre Nemrut volkanından son LAV çıkışları 1441,1597,1692 de yaşanmıştır.1976 Çaldıran depremi sonrasında yapılan konutların bulunduğu bölgede Zehirli gazçıkışı sorunları başgöstermiştir.O zaman yapılan Jeolojik araştırmalar sonucunda bu gazların Tendürek Volkanına ait aktivitelere dayalı ve Volkanik kökenli olduğu,depremde oluşan kırıkların gaz çıkışını kolaylaştırdığı bulgusuna ulaşılmıştır. 
Volkanik faliyetler tıpkı deprem gibi ülkemizin JEOLOJİK GERÇEKLİĞİNİN bir sonucu olup yerleşim bölgelerinin planlamasında risk faktörü olarak gözönünde bulundurulması gereklidir.ANCAK BİLİMSEL GERÇEKLİK TOPLUMSAL PANİK NEDENİ HALİNE GETİRİLMEMELİDİR.Asıl tehlike volkanın ve aktivitesinin yeterince iyi bilinmemesidir. 
SONUÇ OLARAK: 
1-Yanardağlar herzaman potansiyel bir tehlike kaynağıdır.Ancak eğer gereki çalışmalar yapılabilirse önceden aktiviteyi belirlemek mümkündür.Böylece yöre halkı tehlikelere karşı uyarılabilir.Tarih boyunca yaptığı faliyetler incelenerek etrafındaki gaz ve sıcaksu çıkışları,toprak kabarmalarıtakip edilmeli,akarsularda sıcaklık ve gaz ölçümleri gerçekleştirilmelidir. 
Çevresinde yaşamın devam edeceği Volkan bölgelerinde halkın kamu görevlilerinin ve turizim rehberlerinin eğitilmesi gerekir.Halk olarak enbaşta gelen görevimiz bilimsel araştırmalara kolaylık sağlamak gördüklerimizi bu işle uğraşanlarla paylaşmak bir bilimsel arştırmayı spekülasyona dönüştürmemektir. 
Bilime inandığımız sürece çözülemeyecek sorun yoktur. 

TAMER YALANIZ 
JEOLOJİ MÜHENDİSİ 
Ilıca Köyü ŞAVŞAT/ARTVİN 



                                                AHISKA 

Çıldır savaşıyla (1578) osmanlı topraklarına katılan Ahıska 250 yıl boyunca Çıldır eyaletinin merkezliğini yaptı.1828 Osmanlı Rus harbinden sonra Edirne Antlaşmasıyla Ruslara bırakıldı. 

Coğrafya olarak Ahıska Acaristan, Ermenistan, Türkiye arasında kalan bölgeye deniyordu.Ahıska 93 Harbine kadar Rus işgaline kendi içinde defalarca karşı koyup defalarca kaybetti. 1877-1878 Osmanlı Rus savaşından sonra 3mart1878 Ayastefonos Antlaşmasıyla diğer bölgelerde Ruslara bırakıldı.Sürekli harp yüzünden bazı aileler tekrar Anadoluya göç etti.Geride kalanların sayısı 120 bin civarındaydı. 1930'lu yıllarda dini ve kültürel baskıların dışında iktisadi ve siyasi baskılara hedef olan Ahıska Türklerini Azeri Türkleri içerisinde eritme politikalarına yoğunluk kazandırıldı.Bu yıllarda çok sayıda Ahıska Türkü sınırı geçerek Türkiye'ye sığındılar.Buda SSCB'yi rahatsız etti. 

15 kasım 1944'de Stalin tarafından ''Bunlar Ankara'nın potansiyel casuslarıdır'' diyerek zorla bir gecede yurtlarından yuvalarından kopartılarak SSCB'nin 4264 ayrı yerine sürüldüler. Her aileden 5 kişi yanyana gelmeyecek şekilde parçalanarak göç ettirildi. Issız bozkırlarda binbir meşaketle giderken kara trende bu eziyete dayanamıyanların yolculukları kısa sürüyor,üçer beşer trenden atılıyordu. Nice Ağalar,beyler,kadınlar, gün geldi işte bu şekilde hayata veda ettiler. Yolculuğun bitiminde Sibirya'ya kadar uzanan geniş bir alana dağıldılar. Yersiz, yurtsuz kaldılar. 

Sene 1989. Özbekistan'ın Fergana vilayetinde Rus kışkırtması ile Özbeklerle Ahıskalılar birbirine düşürülmüş ve Özbekler tarafından katledilmiştir.Aynı şekilde diğer Türki cumhuriyetlerindeki Ahıskalılar da hep itilip kakıldılar. 20Bin Ahıskalı Rusların yardımıyla hayvan vagonlarıyla kaçıp güneyde Krasnador'a yerleştirildiler. Ahıskalılar, sürgün hayatı boyunca tam bir Türkiye sevdalısı olarak yaşadılar.Türkiye'ye gelme isteklerini Rusya'yı ziyaret eden bütün Türk yetkililerine duyurdular.Şimdide Krasnador'da Rus kazakların baskısı altında bulunuyorlar.Kazaklar,'Bunlar Türk'üz' diyorlar.Bir an önce anavatanlarına dönsünler.Misafirlikse artık yeter.Azeri-Ermeni savaşında cephede Azerilerin Ahıska Türklerine yaptıkları,Fergana olayları, Kazakların işlerine gözdikmeleri Anavatanlarına özlemlerini körüklemiştir. 

Müracaatlar sonunda TBMM 1992 senesinde''Ahıska Türkleri'nin Kabül ve İskânına Dair 3835 Sayılı Kanunu'' çıkartı.Bu Kanuna istinaden 178 Aile Türkiye'ye kabul edilerek Iğdıra yerleştirildi. 

Not: Bu yazıyı hazırlamadaki amacım dedemin en büyük özlemlerinden biri olan AHISKA'ya gitme arzusuydu. 

Olmadı. Ömrü yetmedi. 

TAMER YALANIZ 
JEOLOJİ MÜHENDİSİ 
Ilıca Köyü ŞAVŞAT/ARTVİN 

Ilıcak köyü tarihçesi Fahrettin Balcı

 Ilıca köyü tarihçesi hakkında araştırmalar yapan köyümüz emekli öğretmenlerinden Fahrettin balcı'nın bu araştırmasını sizlerle paylaşıy...